1) Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i Bütün Yaratılmışlardan Daha Çok Sevmenin Gereği
Şüphesiz ki Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i sevmek imandandır. Kulun Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i kendi öz canından, babasından, çocuklarından, aile halkından, malından ve bütün insanlardan daha çok sevmesi gerektiğine delil teşkil eden pekçok nas bulunmaktadır. Onu böyle sevmeyen bir kimse dünyada da âhirette kendisini Allah'ın cezasına maruz bırakmaktadır. İşte aşağıda kısmen geniş bir şekilde bu nasların bazılarını sözkonusu ediyoruz:
A- Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i Öz Canımızdan Daha Çok Sevmemizin Gereği
Buhârî, Abdullah b. Hişam Radıyallahu anh'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte idik. O sırada Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh'ın elini tutmuştu. Ömer Radıyallahu anh ona:
"Ey Allah'ın Rasûlü, şüphesiz ben seni kendi öz canım dışında, herşeyden daha çok seviyorum" dedi. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
"Canım elinde olana yemin ederim ki, kendi öz nefsinden dahi beni çok sevmedikçe olmaz."
Bunun üzerine Ömer ona:
"Şu anda -Allah'a yemin ederim- seni öz canımdan dahi daha çok seviyorum." Bunun üzerine Nebi Sallallahu aleyhi vesellem:
"Şimdi oldu ey Ömer" diye buyurdu.[1]
Büyük ilim adamı Aynî, Nebi Sallallahu aleyhi vesellem'in: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki kendi öz canından bile daha çok sevmedikçe olmaz" buyruğunu açıklarken: "İmanın kâmil olmaz..."[2] demektedir.
Yine Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in: "Şimdi oldu ey Ömer" buyruğunu: "Yani imanın kemale erişti."[3] diye açıklamaktadır.
"Nefsim elinde olana yemin ederim ki..." buyruğunda dikkati çeken bir husus da onun yemin etmesidir. O yemin etmese dahi bütün söylediklerinde doğru olduğuna göre ya yemin ederse durum ne olur? Çünkü yemin bilindiği gibi sözü pekiştirmeyi ifade eder.[4]
B- Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i Baba Ve Evlattan Daha Çok Sevmenin Gereği
İmam Buhârî, Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
"Nefsim elinde olana yemin ederim ki, sizden herhangi bir kimse beni babasından ve çocuğundan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz."[5]
Görüldüğü gibi; doğru sözlü ve doğru sözlü olduğu tasdik edilmiş bulunan, vahiy ile konuşan o yüce zatın (salât ve selam ona) hadiste görüldüğü gibi yemin etmektedir.
Acaba "anne" de "valid: baba" lafzının kaps..... girmekte midir? Hafız İbn Hacer bu soruya şu sözleri ile cevap vermektedir: "Eğer "vâlid: doğuran" lafzı ile çocuğu olanı kastediyorsa elbetteki geneldir yahutta iki zıttan birisini zikretmekle yetinilerek diğerini sözkonusu etmeye gerek olmadığı gibi, burada da onlardan birisinin anılması ile yetinilmiştir. Bu durumda sözü edilen, örnek olmak üzere anılmış ve bütün sevgili ve değerli varlıklar kastedilmiş olur. Sanki: "Ve beni değerli bütün varlıklarımdan daha çok sevmedikçe..." demiş gibi olur."[6]
C- Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i Eşten, Maldan Ve Bütün İnsanlardan Daha Çok Sevmenin Gereği
İmam Muslim'in rivayetine göre Enes Radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: "Kul beni eşinden, malından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz."[7]
D- Yaratılmış Herhangi Bir Varlığı Nebi Sallallahu aleyhi vesellem'den Daha Çok Sevenlere Tehdit
Yüce Allah baba, evlat, kardeş, eş veya aşiretten herhangi birisini yahutta herhangi bir mal, ticaret ve meskenleri yüce Allah'tan, Rasûlünden ve onun yolunda cihad etmekten daha çok seven kimseleri ilahî ceza ile tehdit ederek şöyle buyurmaktadır:
"De ki: 'Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, soy ve sopunuz, elinize geçirdiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah'tan, Rasûlünden ve onun yolundaki cihaddan daha sevgili ise, o halde Allah'ın emri gelinceye kadar bekleye durun. Allah fâsıklar topluluğuna yol göstericilik yapmaz." (et-Tevbe, 9/24)
Hafız İbn Kesîr âyeti tefsir ederken şunları söylemektedir: "Yani bu şeyleri eğer "Allah'tan, Rasûlünden ve onun yolundaki cihaddan" daha çok seviyor iseniz, onun başınıza getireceği cezayı ve ibretli intikamı "bekleyedurun" demektir."[8]
Mücahid ve el-Hasen -yüce Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun- yüce Allah'ın: "Allah'ın emri gelinceye kadar" buyruğunu: "Dünyada ya da âhirette onun cezasını (bekleyedurun) diye açıklamışlardır."[9]
Büyük ilim adamı Zemahşerî, âyetin tefsirinde: "Bu âyet-i kerime oldukça ağır hüküm ihtiva etmektedir. Ondan daha ağır hüküm ihtiva eden bir âyet göremezsiniz."[10]demektedir.
İmam Kurtubî diyor ki: "Âyet-i kerimede Allah'ı ve Rasûlü sevmenin vücubuna delil vardır. Bu hususta hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Ayrıca bu sevgi, sevilen herşeyden daha önce gelmelidir."[11]
2) Rasûlullah’ı Sevmenin Semereleri
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in bizim sevgimize ihtiyacı olmadığını söylemeye gerek yoktur. Bizim onu sevmemiz, onun makamını yükseltmez, onu daha da yüceltmez. Sevmeyişimiz de onun makamını, şerefini alçaltmaz. Hem nasıl böyle olmasın ki? O alemlerin Rabbinin sevdiğidir.
Hatta bu kadar da değil. Aksine ona uyanı Allah sever ve günahlarını bağışlar. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafûrdur, rahîmdir." (Âl-i İmran, 3/31)
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in sevgisinden ancak onu sevenler yararlanır ve bu sayede böyle bir kimse dünya ve âhirette mutluluğu elde eder. Bu bağlamda bundan bir dereceye kadar tafsilatlı bir şekilde sözetmek uygun düşecektir.
A- Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i Sevmek İmanın Tadını Elde Etmenin Sebeplerindendir
Yüce Rabbimiz imanın tadını elde etmek için birtakım sebepler takdir buyurmuştur. Bunlardan birisi de Nebi Sallallahu aleyhi vesellem'i bütün yaratılmışlardan daha çok sevmektir. Buhârî ve Muslim'in Enes Radıyallahu anh'dan rivayetlerine göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
"Üç husus vardır ki, bunlar kimde bulunursa imanın tadını alır: Allah'ı ve Rasûlünü onların dışındaki herbir şeyden daha çok sevmek, sevdiği kimseyi ancak Allah için sevmek ve ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi tekrar küfre geri dönmekten hoşlanmamak."[12]
İlim adamlarının -Allah'ın rahmetleri üzerlerine olsun- açıkladığı gibi imanın tadının anlamı, itaatlerden lezzet almak, din uğrunda zorluklara katlanmak ve bunu dünyanın geçici menfaatlerine tercih etmek demektir.[13]
Bu ne güzel ve ne şerefli bir meyvedir! Allah'ım, bundan bizi mahrum buyurma, Kabul buyur, ey âlemlerin Rabbi!
B- Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'i Seven Âhirette Onunla Birlikte Olacaktır
Rasûl-i Ekrem'i -Rabbimizin salât ve selâmları üzerine- seven bir kimse, âhirette onunla birlikte olacaktır.
İmam Muslim'in rivayetine göre Enes b. Malik Radıyallahu anh şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'e gelerek:
“Ey Allah'ın Rasûlü kıyamet ne zamandır”, diye sordu. Nebi Sallallahu aleyhi vesellem:
"Kıyamet için ne hazırladın ki?" diye sordu. Adam:
“Allah'ın ve Rasûlünün sevgisi”, dedi. Peygamber:
"Şüphesiz ki sen sevdiklerinle beraber olacaksın" diye buyurdu.
Enes Radıyallahu anh dedi ki: Müslüman olduktan sonra, Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in: "Şüphesiz ki sen sevdiklerinle beraber olacaksın" sözünden dolayı sevindiğimiz kadar hiçbir şeye sevinmedik.
Enes Radıyallahu anh dedi ki: İşte ben Allah'ı, Rasûlünü, Ebu Bekr'i ve Ömer'i -Allah ikisinden de razı olsun- seviyorum. Her ne kadar onların amelleri gibi amelde bulunamadı isem de onlarla birlikte olacağımı ümit ediyorum."[14]
Buhârî ve Muslim'in rivayet ettikleri bir başka hadiste Abdullah b. Mesud Radıyallahu anh şunları söylemektedir: Bir adam Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'e gelerek şöyle dedi:
“Ey Allah'ın Rasûlü, bir topluluğu sevmekle birlikte onlar gibi ameller yapamayan kimse hakkında ne dersin?” Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem: "Kişi sevdiği ile beraberdir." diye buyurdu.[15]
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in: "Kişi sevdiği ile beraberdir" sözünden kasıt, cennette onunla birlikte olacağıdır.[16]
Allahu Ekber! Rasûl-i ekrem'i seven kimsenin mükafatı ne kadar üstün, ne kadar büyüktür!
RASÛLULLAH SEVGİSİ VE ALÂMETLERİ - Prof. Dr. Fadl İlâhî
[1] Buhârî, Hadis no: 6632, XI, 523.
[2] Umdetu’l-Kârî, XXIII, 169
[3] Umdetu’l-Kârî, XXIII, 169
[4] Umdetu’l-Kârî, 1, 143
[5] Buhârî, Hadis no: 14, I, 58
[6] Fethu'l-Bârî, I, 59
[7] Muslim, Hadis no: 69, I, 67; hadisi aynı şekilde Hafız Ebu Ya'lâ, Müsned'inde de rivayet etmiş bulunmaktadır. (Bk. Hadis no: 3895, VII, 8)
[8] er-Rafiî, Muhtasaru Tefsir-i İbn Kesîr, II, 324.
[9] Kurtubî, VIII, 95-96
[10] Keşşâf, II, 181
[11] Kurtubî, VIII, 95. Ayrıca bk. el-Cezairî, Eyseru't-Tefâsîr, II, 177
[12] Buhârî, Hadis no: 16, I, 60; Muslim, Hadis no: 43, I, 66, lafız Buhârî'ye ait.
[13] Bk. Nevevî şerhi, II, 13; Fethu'l-Bârî, I, 61
[14] Muslim, Hadis no: 2639, IV, 2032-2033. Buna yakın bir hadisi de İmam Buhârî rivayet etmiş bulunmaktadır. Bk. Hadis no: 6167, X, 553
[15] Buhârî, Hadis no: 6169, X, 557; Muslim, Hadis no: 2640, IV, 2034, lafız Buhârî'ye ait
[16] Bk. Umdetu'l-Kârî, XXII, 197
Popüler Yayınlar
-
Ammar bin Mansur camide va’z ediyordu. Bir adam konuşma sırasında ayağa kalkarak: - Ya Ammar, ihtiyacım var. Bana dört dirhem verir mi...
-
Muhammed bin Hişâm diyor ki: "Ma'rûf-ı Kerhî bana; "Sana on cümle öğreteceğim; beşi dünyâ, beşi âhiret içindir. Bunlar ile k...
-
Muhsin Demirtaş yucedigital@hotmail.com ALLAH cc İçin Sevmek Tarih : 2011.06.06 12:21:44 Sevgi kalplerin canı, ruhların gıdasıdır. Sevm...
-
99 Haber.com - Haber - Son Dakika - Ekonomi - Teknoloji - Bilim - Sağlık - Kültür Sanat - Politika - Spor - Gezi - Türkiye ve Dünya Haberler...
-
Her Hayrın Başı Bismillah'tır...
-
1) Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem 'i Bütün Yaratılmışlardan Daha Çok Sevmenin Gereği Şüphesiz ki Rasûlullah Sallallahu aleyhi...
25 Temmuz 2011 Pazartesi
Allah {cc} İçin Sevmek

ALLAH cc İçin Sevmek
Tarih : 2011.06.06 12:21:44
Bütün sevgiler, o duyguyu var edene, onu kalbimize koyanadır.
Kendini yaratanı sevmeyen kalp, ruhunu yitiren bedenden daha soğuktur.
Mü’min sevdiğini ALLAH için sevmelidir; bu onun en belirgin özelliklerinden biridir.
Sevdiğini ALLAH rızâsı için sevmek, esasen Allah’ı sevmektir.
Hatta Peygamber aleyhisselâm’a duyulan muhabbetin kaynağı da ALLAH sevgisidir.
İnsan sevdiği kimseyi akrabası olduğu için, aralarında iş ve menfaat bağı bulunduğu için değil, Müslüman olduğu için sevmelidir.
ALLAH rızâsı için sevdiği kardeşinin din ve dünyasının mükemmel olmasını arzu etmeli, başına bir sıkıntı gelmemesini dilemelidir.
Böylece din kardeşine karşı kalbinde doğabilecek kötü duygulara fırsat vermemelidir.
Müslümanlar Kardeştir
İmanın zevkine varabilmenin önemli şartlarından biri, sevdiği kimseyi ALLAH için sevmektir. (Buhârî, Îmân 9, 14)
Sevmediği kimseyi, başka bir sebeple değil, sırf ALLAH rızâsı için sevmemek de Cenâb-ı Hakk’ın değer verdiği erdemli bir davranıştır. (Ebû Dâvûd, Sünnet 3)
Demek ki sevgi de, nefret de dünyevî bir maksat için değil, sadece ALLAH rızâsı için gösterilmelidir.
Maddî bir çıkar, bedenî bir haz ümidiyle birini sevmenin veya menfaatine engel olduğu için birinden nefret etmenin ALLAH katında hiç önemi yoktur.
ALLAH için beslenen sevgi, sevilenin bir iyiliği sebebiyle artmayacağı gibi, verdiği bir sıkıntı yüzünden de azalmaz.
Peygamber Efendimiz’in anlattığı şu canlı sevgi örneğini dinleyelim:
Vaktiyle adamın biri, bir başka köydeki din kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. ALLAH Teâlâ, onu gözetlemek ve kendisiyle konuşmak için bir meleği görevlendirdi.
Melek, adamın geçeceği yol üzerinde onu beklemeye başladı. Yanına gelince:
“Nereye gidiyorsun, kardeş?” diye sordu.
“Şu ilerideki köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum.”
“O senin akraban mı?”
“Hayır.”
“Ondan elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?”
“Hayır. Ben onu sırf ALLAH rızâsı için seviyorum; ziyâretine de bu sebeple gidiyorum.”
O zaman melek şunları söyledi:
“Sen onu nasıl seviyorsan ALLAH da seni öyle seviyor.
Ben, bu müjdeyi vermek için ALLAH Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim.” (Müslim, Birr 38; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 462, 50
Gördüğünüz gibi, ALLAH için beslenen sevginin karşılığı, ALLAH tarafından sevilmektir.
Allah’a gönül veren kimse bütün mü’minleri sever; onların kendi kardeşi olduğunu düşünür. Müslümanları Cenâb-ı Hakk’ın da sevip kendi yoluna ilettiğini ve İslâmiyet’le şereflendirdiğini bilir.
İyi bir mü’min, bütün Müslümanlara değer verir. Onların dokunulmaz haklarına saygı gösterir; kendilerine dua eder; iyiliklerini ister; kusurlarını örtmeye çalışır.
Dünyada Müslümanlara kin beslemek, haset etmek, kötülüklerini istemek bir mânevî hastalıktır. ALLAH Teâlâ onları cennete koyunca, gönüllerindeki bu tür marazî duyguları tamamen yok edecektir. (A’râf 7/43; Hicr 15/47)
Bunu böyle bilmeli ve gönül hastalıklarından kurtulmaya çalışmalıdır.
Sevdiğini Söylemek
Müslüman; din kardeşlerine muhabbet beslemeli, hele ahbap ve arkadaşlarını daha çok sevmelidir. Peygamber Efendimiz’in Mekke’den göç eden muhâcirler ile Medineli ensârı birbirine kardeş yaptığını dikkate almalı, gönül dostlarını has kardeşleri kabul etmeli, onlara olan muhabbetini ziyadeleştirmelidir.
Muhabbeti büyütüp geliştiren sebeplerden biri, sevgiyi dillendirmektir. Bunu bize sevgili Efendimiz öğretmiştir.
Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi:
“Yâ Resûlallah! Ben şu adamı çok seviyorum” dedi.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem:
“Onu sevdiğini kendisine söyledin mi?” diye sordu.
“Hayır, söylemedim” deyince:
“Hemen git ve ona kendisini sevdiğini söyle!” buyurdu.
Sahâbî yerinden kalktı; o zâtın arkasından yetişti ve:
“Ben seni ALLAH rızâsı için seviyorum” dedi.
O da ona şu nefis cevabı verdi:
“Beni rızâsı için sevdiğin ALLAH da seni sevsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 140-141, 150)
Peygamberler Sultanı, sevgiyi dile getirmeye işte böyle önem verirdi. “Bir kimse din kardeşini sevdiği zaman, bunu ona söylesin” buyururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Tirmizî, Zühd 54; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 130)
Şunu iyi bilmelidir: Kıyamet gününde, hiçbir gölgenin bulunmayacağı o korkunç mahşer yerinde, Cenâb-ı Hak yedi grup insana arşının gölgesini ikrâm edecektir. Bu bahtiyarlardan biri ALLAH rızâsı için birbirini sevenlerdir. (Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24; Müslim, Zekât 91)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)